to play (music) with a bow

listen to the pronunciation of to play (music) with a bow
Englisch - Türkisch

Definition von to play (music) with a bow im Englisch Türkisch wörterbuch

bow
yay

Koyomi bir yay ve oklar satın aldı. - Koyomi bought a bow and arrows.

Japonya'da eğilmek yaygın bir nezakettir. - In Japan, bowing is common courtesy.

bow
(Tekstil) fiyonk
bow
baş eğerek selamlama
bow
eğmeç
bow
reverans yapmak
bow
reverans

Tom kibarca Mary'ye reverans yaptı. - Tom bowed to Mary politely.

O, Kraliçe'ye reverans yaptı. - He bowed to the Queen.

bow
baş

Tom utançla başını eğdi. - Tom bowed his head in shame.

O, odadan ayrılırken başıyla beni selamladı. - He bowed to me as he left the room.

bow
eğilmek

Japonya'da birisiyle karşılaştığında eğilmek kibarlıktır. - In Japan, it is polite to bow when one meets someone.

Japonya'da eğilmek yaygın bir nezakettir. - In Japan, bowing is common courtesy.

bow
kavis
bow
fiyonk biçiminde düğüm
bow
(fiil) eğmek, eğilmek, başla selamlamak, reverans yapmak, boyun eğmek; çekilmek
bow
{i} baş eğerek selamlama, reverans yapma
bow
başıyla selamlamak
bow
filikada pruvacı
bow
{f} boyun eğmek

Ona boyun eğmek istemiyorum. - I don't want to bow down to him.

bow
baş eğere
bow
bow eğil/eğ
Englisch - Englisch
bow
to play (music) with a bow
Favoriten