Tom Mary'nin cesaretini kırmak istemiyor.
 - Tom doesn't want to discourage Mary.
İnsanları onu yapmaktan vazgeçirmek için mümkün olan her şeyi yaptım.
 - I've done everything possible to discourage people from doing that.
Onun cesaretini kırmayalım.
 - Let's not discourage him.
Tom Mary'nin cesaretini kırmak istemiyor.
 - Tom doesn't want to discourage Mary.
Discourage litigation. Persuade your neighbors to compromise whenever you can (Abraham Lincoln ).