Tom Mary'yi öpmek için bir arzu hissetti.
 - Tom felt an urge to kiss Mary.
Seni öpmek istiyorum.
 - I'd like to kiss you.
Tom bir öpücük almayı umuyordu.
 - Tom was hoping to get a kiss.
O, bir öpücükle onu şaşırttı.
 - She surprised him with a kiss.
Onu öpmek bir şey, ve sevmek başka bir şeydir.
 - To kiss her is one thing, and to love is another.
Tom Mary'yi yalnız bulur bulmaz, onu öpmeye başladı.
 - As soon as Tom got Mary alone, he started kissing her.
Onları öpüşürken yakaladım.
 - I caught them kissing.
Onlar sarılıyorlar ve öpüşüyorlar.
 - They are hugging and kissing.
O, çocuğun gözyaşlarını öperek geçirdi.
 - She kissed away the boy's tears.
Yanağımdan öptü ve iyi geceler dedi.
 - She kissed me on the cheek and said goodnight.