Linda, Dan'ı evliliğe zorlamak için hamile olduğunu iddia etti.
 - Linda claimed she was pregnant to force Dan into marriage.
Gitmen için seni zorlamak istemiyorum.
 - I don't want to force you to go.
Tom emekli bir hava kuvvetleri binbaşı.
 - Tom is a retired air force major.
Kaba kuvvet kullanırsan savaş başlatırsın.
 - Act too forcefully and you'll start a war.
Japon güçleri Birmanya'ya yürüdü.
 - Japanese forces marched into Burma.
Savaşın ilk birkaç saati içinde, Birlik güçleri kazanıyorlardı.
 - In the first few hours of the battle, Union forces were winning.
Yasa artık yürürlükte değil.
 - The law is no longer in force.
Onlar geri yürürlükte olacak.
 - They will be back in force.
Adımı imzalamam için bana baskı yapıldı.
 - I was forced to sign my name.
Sebzelerini yemesi için ona baskı yaptı.
 - She forced him to eat his vegetables.
İkna genellikle zorlamaktan daha etkilidir.
 - Persuasion is often more effectual than force.