O, muharebede yaralandı.
- He was wounded in battle.
Müttefikler bazen savaştan kaçınamadı.
- Sometimes the Allies could not avoid battle.
Savaş asla barışı kanıtlamamıştır.
- Battle's never proven peace.
Tom silahlı çatışmadan sağ salim kaçtı.
- Tom escaped the gun battle alive and well.
Biri birçok çatışmayı kazanabilir ama savaşı kaybedebilir.
- One can win several battles but lose the war.
Ben hastalıkla mücadele edeceğim.
- I will battle with illness.
Japonyanın savaş sırasında açlığa karşı sürekli bir mücadele verdiğini söyleyebiliriz.
- We can say that Japan was fighting a constant battle against hunger during the war.
Gerçekten bir kavga istemiyorum.
- I really don't want a battle.
Oğlan ciddi bir hastalıkla mücadele etti.
- The boy battled against a serious illness.
Alzheimer hastalığı ile uzun bir mücadeleden sonra Tom geçen kış vefat etti.
- Tom passed away last winter after a long battle with Alzheimer's disease.
Sen bütün çarpışmaları kazanabilirsin ama savaşı kaybedebilirsin.
- You can win all the battles yet lose the war.
Ben kendi savaşımı veriyorum.
- I fight my own battles.
The cavalry, by way of distinction, was called the battle, and on it alone depended the fate of every action. - William Robertson.
... tedious rational battle to improve the efficiency everything I'll sing it dried ...
... Battle of Hastings, creating the modern British monarchy. In fact, British history dates ...