Englisch - Türkisch
Definition von to-be-sure im Englisch Türkisch wörterbuch
- şüphesiz
O şüphesiz zengin ama onun çok akıllı olduğunu sanmıyorum.
-She is rich, to be sure, but I don't think she's very smart.
Şüphesiz iyi bir fikir ama uygulamaya koymak zor.
-It's a good idea, to be sure, but it's hard to put it into practice.
- elbette
O elbette toplantıdaydı ama uyuyordu.
-He was at the meeting, to be sure, but he was asleep.
O ünlü bir adam, elbette ben ondan hoşlanmıyorum.
-He is a famous man, to be sure, but I don't like him.
- emin olmak
Tom'un ne yapması gerektiğini bildiğinden emin olmak istiyorum.
-I want to be sure Tom knows what he's supposed to do.
Bunu yapmak istediğin için yaptığından emin olmak istiyorum.
-I want to be sure that you're doing this because you want to.
- muhakkak
Englisch - Englisch
Definition von to-be-sure im Englisch Englisch wörterbuch
- Certainly, undoubtedly, admittedly
- be certain, be positive; without a doubt
- admittedly; "to be sure, he is no Einstein
- admittedly; "to be sure, he is no Einstein"
to-be-sure
Resimler
Videos
... I'm sure people that have children know, or people who ...
... sure we're helping advance that. ...
Historie
Favoriten