Ben şu anda bağlıyım.
- I'm tied up right now.
Bu, elinin biri arkanda bağlıyken biriyle dövüşmek gibidir.
- This is like fighting someone with one arm tied behind your back.
Tek bir şirkete bağlanmak istemiyorum.
- I don't want to be tied to one company.
Anne, kızının saçına bir kurdele bağladı.
- The mother tied a ribbon in her daughter's hair.
Tom paketi sardı ve iplerle bağladı.
- Tom wrapped the package and tied it with strings.
Rıhtıma bağlanmış birkaç balıkçı teknesi var.
- There are a number of fishing boats tied up at the dock.
Kitaplar birbirine bağlanmıştı.
- The books were tied up in a bundle.
... have energy on the earth? All of it tied to an equation half an inch long. ...
... they remain tied to more ancient ways of life. ...