this time, the present situation

Englisch - Türkisch

Definition von this time, the present situation im Englisch Türkisch wörterbuch

Relevante Übersetzungen

here

burda

Sen burda bir öğrenci değil misin? - Aren't you a student here?

Onlar bir saattir burdalar. - They have been here for an hour.

here

bunda

Buyrun, bundan bir lokma deneyin. - Here, try a bite of this.

Bundan sonrası çorap söküğü gibi gelir. - It's all downhill from here.

here

(Bilgisayar) burayı

Tom Mary'nin burayı seveceğini umut ediyor. - Tom hopes Mary likes it here.

Lütfen burayı imzalayın. - Please sign your name here.

here

Here goes! işte başlıyorum

here

işte

İşte senin için bir mektup. - Here is a letter for you.

İşte onun yaşadığı ev. - Here's the house where he lived.

here

burada

Yarın ben burada olacağım. - I will be here tomorrow.

Merhaba? Hâlâ burada mısın? - Hello? Are you still here?

here

buraya

Buraya taşındığımızdan beri beş yıl geçti. - It is five years since we moved here.

Arabanızı buraya park edemezsiniz. - You cannot park your car here.

here

hey

Hey, buradan çıkalım. - Hey, let's get out of here.

Hey, lütfen bana burada yardım eder misin? - Hey, could you give me a hand over here, please?

here

geldin mi? işte! Look here

here

halihazIrda

here

z. burada; buraya; burası

here

bu dünyada

here

Ha

here

BurayaBaksana

here

here and there şurada burada

here

bu hayatta

here

şimdiki halde

Englisch - Englisch

Definition von this time, the present situation im Englisch Englisch wörterbuch

here

Here in history, we are less diligent about quashing monopolies.

Silbentrennung

this time, the pres·ent si·tu·a·tion