Onun sporla ilgili saplantısını anlayamıyorum.
 - I can't understand his obsession with sports.
Ben onun basketbolla saplantısını anlayamıyorum.
 - I can't understand his obsession with basketball.
Onun hokey takıntısını anlayamıyorum.
 - I can't understand his obsession with hockey.
Leyla'nın Fadıl'a olan sevgisi bir takıntı haline gelmeye başlıyordu.
 - Layla's love for Fadil was starting to become an obsession.