Yeni hükümetin malî sorunları var.
- The new government has financial troubles.
Zenginlerin fakirler kadar sorunu vardır.
- The rich have trouble as well as the poor.
O her zaman başı dertte olan insanlara yardım etmeye hazırdı.
- She was always willing to help people in trouble.
Sana dert açmak istemiyorum.
- I do not want to cause you any trouble.
Bana kitabı gönderme zahmetinde bulundu.
- He took the trouble to send me the book.
Zavallı adama yardımcı olmak için zahmete girdi.
- He took the trouble to assist the poor man.
Karanlıktı, bu yüzden Tom cadde işaretini okumada sıkıntı çekti.
- It was dark, so Tom had trouble reading the street sign.
Tom'un olacağını düşündüğü kadar çok bir iş bulma sorunu olmadı.
- Tom didn't have as much trouble finding a job as he thought he would.
Bana daha fazla sıkıntı verme.
- Don't give me any more trouble.
Kesinlikle sıkıntılarımız olacak.
- We'll have troubles for sure.
Jenny Japonca çalıştığından Japonya'da zorluk çekmedi.
- Having studied Japanese, Jenny had no trouble in Japan.
Tom ciddi bir zorluk içinde.
- Tom is in serious trouble.