Tom bu bölgelerdeki en büyük çiftliğin sahibidir.
- Tom is the owner of the largest ranch in these parts.
Okyanusun bazı bölgelerinde, kril popülasyonları yüzde 80'in üzerinde düştü.
- In some parts of the ocean, krill populations have dropped by over 80 percent.
Tamir faturası parçaları ve işçiliği kapsıyor.
- The repair bill includes parts and labor.
Bir bütün parçalardan oluşur.
- A whole is made up of parts.
Bir hırsızlar çetesi bu semtte çalışır.
- A gang of thieves works these parts.
Bu fabrika, otomobil parçaları üretmektedir.
- This factory manufactures automobile parts.
Annem pastayı üç parçaya böldü.
- Mother divided the cake into three parts.
Plazmid ve nükleoit DNA içeren bakteri bileşenleridir.
- The plasmid and the nucleoid are bacterial components that contain DNA.
Elektronik bileşenler saf izopropil alkol kullanarak temizlenebilir.
- Electronic components can be cleaned using pure isopropyl alcohol.
Bütün üyeler hazır bulundu.
- All the members were present.
Biz beyzbol takımı üyelerini karşılamak için bayrakları salladık.
- We waved flags to welcome members of our baseball team.
Kar taneleri kar parçacıklarıdır.
- Snowflakes are particles of snow.
Bazı bilim adamları yer çekiminin ışık hızıyla seyahat eden graviton denilen parçacıklardan yapıldığını düşünüyor.
- Some scientists think that gravity is made up of particles called gravitons which travel at the speed of light.
The whole is greater than the sum of the parts.
- Das Ganze ist mehr als die Summe seiner Teile.
This theory consists of three parts.
- Diese Theorie besteht aus drei Teilen.
The prize was divided equally among the ten syndicate members.
- Der Preis wurde zu gleichen Teilen unter den zehn Verbandsmitgliedern aufgeteilt.