O, İngiliz Kanalında yüzmüş tek Amerikalı.
- He is the only American to have swum the English Channel.
Saklanan zemin köpek balıklarından biri onu uyluğun üst kısmından hızla yakalamadan önce o birkaç yardadan daha fazla yüzmemişti.
- He had not swum more than a few yards before one of the skulking ground sharks had him fast by the upper part of the thigh.
Bu nehir içinde yüzmek için tehlikelidir.
- This river is dangerous to swim in.
Okyanusta yüzmek benim en büyük zevkimdir.
- To swim in the ocean is my greatest pleasure.
Okyanusta yüzmek benim en büyük zevkimdir.
- To swim in the ocean is my greatest pleasure.
Yüzmeyi kaymaya tercih ederim.
- I prefer swimming to skiing.
O, çocukların havuzda yüzüşünü izledi.
- She watched the children swimming in the pool.
O, çocukların yüzüşünü izledi.
- He watched the boys swimming.
John yüzme kulübündedir.
- John is in the swimming club.
Nasıl yüzeceğimi bilmiyorum.
- I don't know how to swim.
O nehri yüzerek geçmek istedi ama başarısız oldu.
- He wanted to swim across the river, but he failed.
Tom nehri yüzerek geçmek için yeterince iyi bir yüzücü değil.
- Tom isn't a good enough swimmer to swim across the river.
I'm going for a swim.
Sink or swim.