Onun kendisi şiir olmadıkça, şiirle ilgili hiçbir tanım yeterli değildir.
 - No definition of poetry is adequate unless it be poetry itself.
Bu yemek iki kişi için yeterlidir.
 - This meal is adequate for two.
Ne yazık ki, Nuh'un gemisi ejderhalar, dinozorlar ve tek boynuzlular için uygun bir ortam değildi.
 - Sadly, Noah's ark was not an adequate environment for dragons, dinosaurs and unicorns.
Kışın, önceden uygun hazırlık yapmadan bir dağa tırmanacak kadar aptal değilim.
 - I'm not stupid enough to climb a mountain in the winter without first making adequate preparations.