Belki başka bir yere gitmelisiniz?
- Perhaps you should go elsewhere.
O, başka bir yere alışverişe gitti.
- She went shopping elsewhere.
Suçlama başka bir yerde yatıyor.
- The blame lies elsewhere.
Tom başka bir yerde gerekli.
- Tom is needed elsewhere.
Başka yerde bilgi aramaya karar verdi.
- He decided to seek information elsewhere.
Belli ki Tom'un aklı başka yerde.
- Tom's mind is obviously elsewhere.
İşini başka yere götür.
- Take your business elsewhere.
Arabamı başka yere park etmiş olmalıyım.
- I must have parked my car elsewhere.