Englisch - Türkisch
Definition von situated in or oriented toward the southeast im Englisch Türkisch wörterbuch
- southeast
- güneydoğuya doğru
- southeast
- güneydoğu
Jim güneydoğu Asya gezisine çıkmak üzere.
-Jim is about to take a trip to southeast Asia.
Güneydoğu kömür, ham petrol ve doğal gaz ile ilgili önemli bir enerji üreticisidir.
-The Southeast is a major energy producer of coal, crude oil, and natural gas.
- southeasterly
- (rüzgâr) güneydoğundan esen
- southeasterly
- güneydoğuya giden
- southeast
- keşişlemeden southeasternkeşişleme yönünde olan
- southeast
- (sıfat) güneydoğu
- southeast
- {s} güneydoğu, güneydoğudan gelen
- southeast
- keşişleme
- southeast
- keşişlemeye doğru
- southeast
- southeasterly z
- southeast
- (isim) güneydoğu
- southeasterly
- güneydoğuya ait
- southeasterly
- {s} güneydoğu
Güneydoğu rüzgarı suyun üzerinde esti.
-The southeasterly wind blew over the water.
- southeasterly
- {s} güneydoğuya doğru olan
- southeasterly
- güneydoğuya
- southeasterly
- {s} güneydoğudan olan
- southeasterly
- güneydoğu yönünde
Relevante Übersetzungen
Englisch - Englisch
Definition von situated in or oriented toward the southeast im Englisch Englisch wörterbuch
- southeasterly
- southeastern
- southeast
situated in or oriented toward the southeast
Silbentrennung
si·tu·a·ted in or oriented to·ward the South·eastTürkische aussprache
sîçueytîd în ır ôrientıd tıwôrd dhi sauthistAussprache
/ˈsəʧo͞oˌātəd ən ər ˈôrēˌentəd təˈwôrd ᴛʜē ˌsouᴛʜˈēst/ /ˈsɪʧuːˌeɪtɪd ɪn ɜr ˈɔːriːˌɛntəd təˈwɔːrd ðiː ˌsaʊθˈiːst/
Resimler
Favoriten