Esperanto planlı bir dildir.
- Esperanto is a planned language.
Kotava planlı bir dildir.
- Kotava is a planned language.
Onun hapishaneden kaçışı iyi planlanmıştı.
- His escape from prison was well planned.
Planlanmış bir şeyim vardı.
- I had something planned.
Tom'un o proje üzerinde çok fazla zaman harcamayı planladığından şüpheliyim.
- I doubt that Tom planned to spend so much time on that project.
Tom Mary'ye yüzmeyi planlayıp planlamadığını sordu.
- Tom asked Mary whether she planned to swim or not.