sigortaları

listen to the pronunciation of sigortaları
Türkisch - Englisch
insurances
sigorta
fuse

We must've blown a fuse. - Sigortayı attırmış olmalıyız.

Tom certainly has a short fuse. - Kesinlikle Tom'un sigortası atmış.

sigorta
{i} insurance

Can I use my medical insurance? - Sağlık sigortamı kullanabilir miyim?

Tom called the insurance company to report that his car had been stolen. - Tom arabasının çalındığını bildirmek için sigorta şirketini aradı.

sigorta
insurance (e.g. life insurance, health insurance)
sigorta
assurance
sigorta
safety fuse
sigorta
(Askeri) braker
sigorta
insurabile
sigorta
insure

He insured his house against fire. - O evini yangına karşı sigortaladı.

He insured himself for a rainy day. - O kötü bir gün için kendini sigortalattı.

sigorta
(Ticaret) franchise
sigorta
(Tekstil) circuit breaker
sigorta
cover

Tom is no longer covered by his parents' health insurance. - Tom artık ebeveynlerinin sağlık sigortası kapsamında değil.

The insurance covers everything here. - Sigorta buradaki her şeyi kapsar.

sigorta
to fuse
ferdi hayat sigortaları
(Sigorta) individual life insurances
sigorta
(Elektrik) fuse
sigorta
insurable
sigorta
fuze
Türkisch - Türkisch

Definition von sigortaları im Türkisch Türkisch wörterbuch

sigorta
(Ahlak Bilimi) güvence
sigorta
Özellikle elektrik devresinde, akım çok güçlü olduğunda eriyerek güvenliği sağlayan, kazayı önleyen nesne veya düzen
sigorta
Bu tür sözleşmeleri yapan şirket. Özellikle elektrik devresinde, akım çok güçlü olduğunda eriyerek güvenliği sağlayan, kazayı önleyen nesne veya düzen: "Bir hatta giden sigorta yanarsa o hattın lambaları soner."- S. F. Abasıyanık
sigorta
Bir şeyin veya bir kimsenin herhangi bir yönden ileride karşılaşabileceği zararı gidermek için, önceden ödenen prim karşılığında bu işle uğraşan kuruluşla yapılan iki taraflı bağlantı sözleşmesi: "İsveç'te çok sağlam bir sigorta sistemi var."- H. Taner
sigorta
Bu tür sözleşmeleri yapan şirket
sigortaları
Favoriten