seviyesiz

listen to the pronunciation of seviyesiz
Türkisch - Englisch
shabby
worthless; poor in quality
characterless
seviye
level

Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels. - Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde.

While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that. - Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.

seviyesiz bir biçimde
gauchely
seviye
{i} grade

I made efforts to improve my grades. - Seviyemi yükseltmek için çaba sarfettim.

If you just work hard, your grades will improve a lot. - Sadece sıkı çalışırsanız, seviyeleriniz çok gelişecek.

seviye
{i} plane
seviye
liquid
seviye
rating
seviye
elevation
seviye
bevel
seviye
pitch
seviye
range
seviye
{i} equality
seviye
level, plane
seviye
level düzey
seviye
standard
seviye
level, standing, footing
seviye
layer
seviye
horizon
Türkisch - Türkisch
Düzeyi, değeri düşük, bayağı olan
seviye
Düzey: "Eski güzel sakalını bile birkaç günlük uzunca bir tıraş seviyesine indirmiştir."- R. N. Güntekin
seviye
Düzey