Sami couldn't run away from his assailants.
- Sami saldırganlarından kaçamadı.
The assailant was wearing a mask.
- Saldırgan bir maske takıyordu.
He has none of his father's aggressiveness.
- Babasının saldırganlıklarından hiçbirine sahip değil.
Tom seems aggressive.
- Tom saldırgan görünüyor.
That's an offensive question.
- O saldırgan bir soru.
Your attitude towards women is offensive.
- Kadınlara karşı tavrın saldırgan.
I can't believe you think I'm pushy.
- Benim saldırgan olduğumu düşündüğüne inanamıyorum.
You need to stop being so pushy.
- O kadar saldırgan olmaktan vazgeçmelisiniz.
Tom was clearly the aggressor.
- Tom açıkça saldırgandı.
They resisted the invaders.
- Saldırganlara direndiler.
They pushed back the attackers.
- Onlar saldırganları geri püskürttü.
From the position of the wounds on the body, the police could tell that the attacker was left-handed.
- Yaraların vücuttaki konumundan, polis saldırganın solak olduğunu tespit etti.
Watch out! This monkey is vicious.
- Dikkat et! Bu maymun saldırgan.
Tom çok agresif, değil mi?
- Tom çok saldırgan, öyle değil mi?