sürmeli

listen to the pronunciation of sürmeli
Türkisch - Englisch
(eyes) blackened with kohl
bolted; sliding
(buğday) smutty
smutty
sliding
sürmeli dağbülbülü
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: şarkıcı kuşları) Radde's accentor
sürmeli kilit
deadlock
sürmeli kompas
slide caliper
sürmeli kompas
vernier callipers
sürmeli kompas
vernier calipers
sürmeli kumkuşu
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: çullukgiller) broad-billed sandpiper
sürmeli kumpas
slide gauge
sürmeli kızkuşu
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: yağmurkuşugiller,yağmurcunlar) sociable plover
sürmeli pergel
reduction compasses
sürmeli çalıkuşu
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: ötleğenkuşugiller,çalıbülbülügiller) firecrest
sür
{f} drove

Tom got into the driver's seat and drove off. - Tom sürücünün yerine oturdu ve uzaklaştı.

Tom thought he could reach the airport on time if he drove a little over the speed limit. - Tom birazcık hız limitinin üzerinde sürerse vaktinde havaalanına yetişebileceğini düşündü.

sür
{f} exile

He was exiled from his country. - O, ülkesinden sürgün edildi.

Most of the exiles were killed or captured. - Sürgünlerin çoğu öldürüldü veya esir alındı ​​.

sür
{f} smeared
sür
{f} tilled
sür
{f} last

The speech lasted thirty minutes. - Konuşma otuz dakika sürdü.

I had my driver's license renewed last month. - Sürücü ehliyetimi geçen ay yenilettim.

sür
impel
sür
{f} drive

Do you know how to drive a car? - Nasıl araba süreceğini biliyor musun?

My little son can drive a car. - Küçük oğlum araba sürebiliyor.

sür
{f} lasting

The war lasting for years impoverished the country. - Yıllar süren savaş ülkeyi fakirleştirdi.

sür
driven

They had driven wagons. - Vagonları onlar sürmüştü.

She has never been in a car driven by him. - O, onun tarafından sürülen bir arabada asla bulunmadı.

sür
deport

Neither Tom nor Mary has been deported. - Ne Tom ne de Mary sürgün edildi.

sür
banish

Napoleon was banished to Elba in 1814. - Napolyon 1814'te Elba adasına sürgün edildi.

The ruler was overthrown and banished from the country. - Yönetici devrildi ve ülkeden sürüldü.

sür
deported

Neither Tom nor Mary has been deported. - Ne Tom ne de Mary sürgün edildi.

sür
expatriate
sür
{f} smear
Türkisch - Türkisch
Sürgü ile kapatılmış olan, sürmelenmiş olan
Sürme ile boyanmış olan: "Kirpikleri kudretten sürmelidir."- S. F. Abasıyanık
Sürgü ile kapatılmış olan, sürmelenmiş olan: "Yavaşça vitrinin sürmeli camını açtı."- S. F. Abasıyanık
Sürme ile boyanmış olan
Sür
(Osmanlı Dönemi) REM
Sür
(Osmanlı Dönemi) GELE
sürmeli
Favoriten