They continue being stubborn.
- İnatçılıklarını sürdürüyorlar.
Forensics officers and criminal investigations detectives continued to work at the cordoned-off unit and its surrounds.
- Adli tıp uzmanları ve cinayet masası dedektifleri, güvenlik çemberine alınmış yerde ve çevresinde çalışmalarını sürdürdüler.
I have decided to carry on the work.
- İşi sürdürmeye karar verdim.
We can not carry on conversation in such a noisy room.
- Konuşmayı böylesine gürültülü bir odada sürdüremeyiz.
I wanted to resume my normal life.
- Normal hayatımı sürdürmek istedim.
After waiting all day, the workers were still looking for a break in the weather so they could resume the search.
- Bütün gün bekledikten sonra işçiler araştırmayı sürdürebilmek için hâlâ havanın düzelmesini bekliyorlardı.
Ambition drove him to murder.
- Hırs onu cinayete sürükledi.
Tom thought he could reach the airport on time if he drove a little over the speed limit.
- Tom birazcık hız limitinin üzerinde sürerse vaktinde havaalanına yetişebileceğini düşündü.
Santa Ana was living in exile in Cuba.
- Santa Ana Küba'da sürgünde yaşıyordu.
He was exiled from his country.
- O, ülkesinden sürgün edildi.
The rain lasted a week.
- Yağmur bir hafta sürdü.
The speech lasted thirty minutes.
- Konuşma otuz dakika sürdü.
You'll be able to drive a car in a few days.
- Birkaç gün içinde araba sürebileceksin.
Do you know how to drive?
- Nasıl araba süreceğini biliyor musun?
The war lasting for years impoverished the country.
- Yıllar süren savaş ülkeyi fakirleştirdi.
She has never been in a car driven by him.
- O, onun tarafından sürülen bir arabada asla bulunmadı.
You'd better not have driven my car.
- Keşke arabamı sürmeseydin.
Neither Tom nor Mary has been deported.
- Ne Tom ne de Mary sürgün edildi.
Napoleon was banished to Elba in 1814.
- Napolyon 1814'te Elba adasına sürgün edildi.
Tom was banished from the town.
- Tom kasabadan sürüldü.
Neither Tom nor Mary has been deported.
- Ne Tom ne de Mary sürgün edildi.