rakipler

listen to the pronunciation of rakipler
Türkisch - Englisch
competitors

My friend recommended that I shouldn't buy an iPad yet, but to wait until I see what Apple's competitors come out with. - Arkadaşım henüz bir iPad almamam gerektiğini fakat Apple'ın rakiplerinin ne konuşacaklarını görünceye kadar beklememi tavsiye etti.

Tom's competitors know that. - Tom'un rakipleri onu biliyor.

rivals

It was difficult for King John to keep control over all of his rivals. - Kral John için, rakiplerinin tümünü kontrol altında tutmak çok zordu.

He surpasses his rivals in all ways. - O her yönden rakiplerini geçer.

rakip
rival

Tom was hired away by a rival company. - Rakip bir şirket tarafından Tom'un işine son verildi.

You have to respect your rivals. - Rakiplerinize saygı duymalısınız.

rakip
{i} competitor

Tom is a real competitor. - Tom gerçek bir rakip.

Tom is a fierce competitor. - Tom acımasız bir rakip.

rakip
{i} opponent

They did not like the way he threatened his opponents. - Onlar onun rakiplerini tehdit etme tarzını beğenmediler.

He is generous to his opponents. - O, rakiplerine göre cömerttir.

rakip
{i} match
rakip
competing
rakip
opposer
rakip
adversary
rakip
emulous
rakip
antagonist

Despite being the antagonist in the movie, I liked her character. - Filmde rakip olmamıza rağmen, onun karakterini sevdim.

rakip
rivalrous
rakip
rival to
rakip
foe
rakip
(a) rival
rakip
contestant
rakip
contender

We didn't mean to disparage our contenders. - Rakiplerimizi kötülemek istemedik.

rakip
rival, competitor, antagonist, opponent, adversary
rakip
rival (person, thing)
Türkisch - Türkisch

Definition von rakipler im Türkisch Türkisch wörterbuch

RAKİP
(Hukuk) Binici, sürücü, süvari
rakip
Herhangi bir işte, bir yarışta, birbirini geçmeye çalışan, aynı şeyi elde etmeye uğraşan (kimse)
rakip
Herhangi bir işte, bir yarışta, birbirini geçmeye çalışan, aynı şeyi elde etmeye uğraşan (kimse): "Bakarsın erkek rakibini de, sevgilisini de öldürmüş."- S. F. Abasıyanık