Birinin çözümü, ötekinin çözümünü kanıtlayabilir.
- The solution of one may prove to be the solution of the other.
Öteki takım bizi hafife aldı.
- The other team took us lightly.
Başkalarıyla konuşurken, kollarınız çaprazlama bağlı şekilde onu yapıyorsunuz.
- When you talk to others, you're doing it with your arms crossed.
Akıllı insanlar başkalarının hatalarıyla kendi hatalarını düzeltirler.
- By other's faults wise men correct their own.
George'un iki kuzeni var; biri Almanya'da ve diğeri İsviçre'de yaşıyor.
- George has two cousins; one lives in Germany and the other in Switzerland.
Bir el diğerini yıkar.
- One hand washes the other.
Küçük kız, Emily'den başkasına asla gülümsemez.
- The little girl never smiles at anyone other than Emily.
Top şimdi başkasında.
- Now the shoe is on the other foot.
Bu geçen gün kaybettiğim kalemin aynısı.
- This is the same pencil that I lost the other day.
O, geçen gün konuştuğumuz çocuktur.
- He is the boy of whom we spoke the other day.
Tom'tan başka kimsenin onu yaptığını hiç görmedim.
- I've never seen anyone other than Tom do that.
Berberler binlerce yıldır yaşıyor ve başkaları bir gün bile hayatta kalamadı.
- The Berbers have lived for thousands of years where others could not survive even one day.
Başkalarına iyilik etmek değerli bir harekettir; başkalarını incitmek bir günahtır.
- To do good to others is a meritorious act; to hurt others is a sin.
Bundan başka boyutlarda var mı?
- Do you have this in other sizes?
Bundan başka herhangi bir şey yapma.
- Don't do anything other than this.