My father had never been abroad until then.
- O zamana kadar babam hiç yurt dışında bulunmadı.
Until then, we are postponing the execution.
- O zamana kadar, infazı erteliyoruz.
Tom may be back by then.
- Tom o zamana kadar geri dönebilir.
I'll be back by then.
- O zamana kadar döneceğim.
They had been married for ten years by that time.
- Onlar o zamana kadar on yıl evliler.
By that time I'll have already left.
- O zamana kadar çoktan ayrılmış olacağım.
The food supplies will not hold out till then.
- Gıda malzemeleri o zamana kadar dayanmaz.
Not till then did I realize the danger of the situation.
- O zamana kadar durumun tehlikesini fark etmedim.