Until then, Tom had never seen Mary in jeans.
- O zamana kadar, Tom Mary'nin kot pantolon giydiğini hiç görmedi
What should I do until then?
- O zamana kadar ne yapmalıyım?
Tom may be back by then.
- Tom o zamana kadar geri dönebilir.
I'll be back by then.
- O zamana kadar döneceğim.
They had been married for ten years by that time.
- Onlar o zamana kadar on yıl evliler.
By that time I'll have already left.
- O zamana kadar çoktan ayrılmış olacağım.
The food supplies will not hold out till then.
- Gıda malzemeleri o zamana kadar dayanmaz.
I hope this good weather will hold till then.
- Umarım bu iyi hava o zamana kadar devam edecek.