My father had never been abroad until then.
- O zamana kadar babam hiç yurt dışında bulunmadı.
It's supposed to rain tomorrow night, so let's leave our umbrellas until then.
- Yarın gece yağmur bekleniyor,öyleyse o zamana kadar şemsiyelerimizi bırakalım.
I'll be back by then.
- O zamana kadar döneceğim.
By then, however, it was too late.
- Ancak, o zamana kadar, çok geçti.
By that time I'll have already left.
- O zamana kadar çoktan ayrılmış olacağım.
They had been married for ten years by that time.
- Onlar o zamana kadar on yıl evliler.
What do I do till then?
- O zamana kadar ne yaparım?
We'll just have to wait till then.
- Sadece o zamana kadar beklemek zorunda kalacağız.