Her iki ülke barış görüşmelerine girdi.
- Both countries entered into peace negotiations.
Herkes görüşmelerde yer aldı.
- All took part in the negotiations.
Müzakereler birkaç gün sürdü.
- Negotiations lasted many days.
Çok taraflı ticaret müzakereleri ithalat kotaları üzerinde şapa oturdu.
- Multilateral trade negotiations ran aground over import quotas.
Görüşme başarısızlıkla sonuçlandı.
- The negotiation ended in failure.
Şirket ile görüşmelere devam ettik.
- We continued negotiations with the company.
Görüşmelerden sonra iki taraf, anlaşmazlık konusunda bir uzlaşmaya vardılar.
- After much negotiation, the two sides in the dispute reached a compromise.
... And through a series of complicated negotiations, a ...
... these negotiations will be difficult they may not succeed ...