Definition von mutlâk im Türkisch Englisch wörterbuch
- absolute 
Tom is a man of absolute sincerity.
 - Tom mutlak bir dürüstlük insanıdır.
The dictator had the absolute loyalty of all his aides.
 - Diktatörün tüm yardımcıları ile ilgili mutlak sadakatı vardı.
 - absolute 
Tom is a man of absolute sincerity.
 - Tom mutlak bir dürüstlük insanıdır.
I require absolute loyalty of my employees.
 - Tüm çalışanlarımdan mutlak sadakat istiyorum.
 - utter 
It was a complete and utter waste of time.
 - O tam ve mutlak bir zaman kaybıydı.
That's an utter waste of time.
 - O mutlak bir zaman kaybı.
 - absolute, unconditional salt, saltık, absolutely mutlaka 
 - (Konuşma Dili) by all means, without fail; surely 
 - absolute, unconditional, unlimited, unrestricted 
 - sov'ran 
 - infallible 
 - unconditioned 
 - plenipotentiary 
 - certain 
He is certain to win the game.
 - O, oyunu mutlaka kazanacak.
 - extreme 
 - unconditional 
 - unqualified 
 - positive 
 - sovereign 
 - strict 
 - peremptory 
 - very 
 - positively 
 - absolutely 
I suggest you to go absolutely on a trip to Ferrara and Ravenna.
 - Mutlaka Ferrara ve Ravenna'ya bir gezi yapmanı öneririm.
Now that you are in Italy, you must absolutely see Naples.
 - Şimdi İtalya'da olduğuna göre mutlaka Napoli'yi görmelisin.
 -  (Bilgisayar) absolute assembler
 - sure 
Be sure to come here by five.
 - Saat beşe kadar mutlaka burada olun.
Be sure to mail this letter.
 - Bu mektubu mutlaka postala.
 - positive 
 - unconditional 
 - the absolute 
Tom told Mary the absolute truth.
 - Tom Mary'ye mutlak gerçeği söyledi.
The dictator had the absolute loyalty of all his assistants.
 - Diktatör yardımcılarının hepsinin mutlak sadakatine sahipti.
 - mutlak hürriyet
 - Uncontrolled liberty, uncontrolled freedom, absolute freedom 
 - mutlak ölçü
 - absolute scale 
 - mutlak adres
 - absolute address 
 - mutlak alkol
 - absolute alcohol 
 - mutlak birim
 - absolute unit 
 - mutlak değer
 - math . absolute value 
 - mutlak elektrometre
 - absolute electrometer 
 - mutlak geçirgenlik
 - absolute permittivity 
 - mutlak kodlama
 - absolute coding 
 - mutlak manometre
 - absolute pressure gauge 
 - mutlak nem
 - absolute humidity 
 - mutlak nüfus
 -  (Coğrafya) total population
 - mutlak potansiyel
 - absolute potential 
 - mutlak sıcaklık
 - absolute temperature 
 - mutlak sıcaklık phys
 - absolute temperature 
 - mutlak sıfır
 - absolute zero 
Absolute zero is the lowest possible temperature.
 - Mutlak sıfır, mümkün olan en düşük sıcaklıktır.
 - mutlak sıfır phys., chem
 - absolute zero 
 - mutlak tavan
 - absolute ceiling 
 - mutlak viskozite
 - absolute viscosity 
 - mutlak yakınsak
 - absolutely convergent 
 - mutlak yoğunluk
 - absolute density 
 - mutlak çoğunluk
 - absolute majority 
 - mutlak öncelik
 -  (Bilgisayar) absolute priority
 - mutlak üstünlük kuramı
 -  (Hukuk) theory of absolute advantage
 - mutlâk sonuç
 - dead cert 
 - mutlâk sıfır noktası
 - ( 273 c) absolute zero 
 - kadir-i mutlak
 -  (Din) The Omnipotent God
 - Kadiri Mutlak
 - the Almighty 
 - manifold mutlak basıncı
 - manifold absolute pressure