musician

listen to the pronunciation of musician
Englisch - Türkisch
{i} müzisyen

Müzisyen kafasını salladı ve küçük piyanosunu itti. - The musician shook his head and pushed his little piano away.

On iki müzisyen bir topluluk oluşturdu. - Twelve musicians constitute the society.

şarkıcı

Dünyanın en büyük şarkıcıları ve ünlü müzisyenlerinin çoğu şişmandır ya da en azından bariz şekilde tombuldur. - The world's greatest singers and most of its famous musicians have been fat or at least decidedly plump.

(Askeri) BANDOCU
{i} çalgıcı

Esas olarak bir stüdyo müzisyeni olarak çalışsam da, fazladan para kazanmak için biraz sokak çalgıcılığı yaparım. - Though I mainly work as a studio musician, I do a little busking to make some extra money.

müzikçi
musikişinas
kerizci
jazz musician
cazcı
musicianship
müzisyenlik
court musician
saray müzisyeni
musician
Favoriten