She knows how to make up.
- Makyaj yapmayı bilir.
Tom doesn't like women who wear way too much make up.
- Tom çok makyaj yapan kadınları sevmez.
She wears heavy makeup.
- O, koyu makyaj yapar.
I think Mary is too young to wear makeup.
- Bence Mary makyaj yapmak için çok genç.
Are you interested in fashion or make-up?
- Moda ya da makyajla ilgileniyor musun?
Mary took a little mirror out of her purse and checked her hair and make-up.
- Mary çantasından küçük bir ayna çıkardı ve saçını ve makyajını kontrol etti.
He had his wife painted.
- O, karısına makyaj yaptırdı.
Do you want me to paint you?
- Sana makyaj yapmamı ister misin?
I have to dry my hair, put on makeup and get dressed.
- Saçımı kurulamak, makyaj yapmak ve giyinmek zorundayım.