Bourbon is made from corn.
- Burbon mısırdan yapılır.
Crows all but destroyed the farmer's field of corn.
- Kargalar çiftçinin mısır alanını harap ettiler.
The pyramids of Egypt are one of the seven wonders of the world.
- Mısır piramitleri dünyanın yedi harikasından biridir.
In the sixteenth century Ottoman Turks attempted to construct a canal in Egypt to unite Mediterranean Sea and Red Sea.
- On altıncı yüzyılda Osmanlı Türkleri Akdeniz ve Kızıldeniz'i birleştirmek için Mısır'da bir kanal inşa etmeye teşebbüs ettiler.
Cleopatra learned to speak Egyptian.
- Kleopatra, Mısır dilini konuşmayı öğrendi.
Almost all the world condemns Hosni Mubarak because he made the Egyptian people poor.
- Tüm Mısır halkını fakirleştirdiğinden dolayı neredeyse tüm dünya Hüsnü Mübarek'i kınıyor.
France has banned a strain of genetically modified maize.
- Fransa, genetiği değiştirilmiş bir mısır türünü yasakladı.
I eat cornflakes for breakfast.
- Kahvaltı için mısır gevreği yerim.
I need some milk for my cereal.
- Mısır gevreğim için biraz süte ihtiyacım var.
Tom usually eats a bowl of cereal for breakfast.
- Tom genellikle kahvaltı için bir kase mısır gevreği yer.
Tom followed John across a cornfield.
- Tom bir mısır tarlasınında John'u izledi.
Would you like some popcorn?
- Biraz patlamış mısır ister misiniz?
Tom took a handful of popcorn from the bowl.
- Tom kaseden bir avuç patlamış mısır aldı.