kuşkuyla

listen to the pronunciation of kuşkuyla
Türkisch - Englisch
with a grain of salt
doubtfully
suspiciously

Tom looked at it suspiciously. - Tom ona kuşkuyla baktı.

Tom stared at Mary suspiciously. - Tom kuşkuyla Mary'ye baktı.

sceptically
incredulously
askance
kuşku
doubt

I believe beyond doubt that she is innocent. - Onun masum olduğuna kuşkusuz olarak inanıyorum.

I doubt if Bob will come to my birthday party. - Bob'ın benim doğum günü partime gelip gelmeyeceğinden kuşkuluyum.

kuşku
suspicion

Sami kept the suspicions to himself. - Sami kuşkuları kendine çekiyordu.

He wasn't worthy of suspicion. - O kuşkuya layık değildi.

kuşkuyla bakmak
to discredit
kuşkuyla bakmak
eye
kuşku
fears
kuşku
mistrust

The old woman looked at me with surliness and mistrust. - Yaşlı kadın bana öfkeyle ve kuşkuyla baktı.

kuşku
pointing
kuşku
uncertainty
kuşku
boggle
kuşku
inkling

Tom never had an inkling that Mary and John were dating each other. - Tom'un Mary ve John'un birbirleriyle flört ettikleri konusunda hiçbir kuşkusu yok.

kuşku
query
kuşku
reservation
kuşku
qualm
kuşku
question

Barbara's success is beyond question. - Barbara'nın başarısı kuşkusuz.

Tom made some questionable choices. - Tom bazı kuşkulu seçimler yaptı.

kuşku
quandary
kuşku
misgiving
kuşku
distrust

I've always distrusted him. - Ondan her zaman kuşkulandım.

kuşku
impeachment
kuşku
uneasiness
kuşku
suspicion, doubt, misgiving şüphe
kuşku
surmise
kuşku
disbelief

Tom stared in disbelief. - Tom kuşku içinde baktı.

Tom looked at Mary in disbelief. - Tom kuşku içinde Mary'ye baktı.

kuşku
uneasy
kuşku
incertitude
kuşku
{i} incredulity
Türkisch - Türkisch

Definition von kuşkuyla im Türkisch Türkisch wörterbuch

Kuşku
şüphe
Kuşku
küşüm
Kuşku
endişe
kuşku
Başkalarının iyi niyet ve amaçlarını kötüye yorarak işkillenme duygusu
kuşku
Bir olguyla ilgili gerçeğin ne olduğunu kestirmemekten doğan kararsızlık, işkil, şüphe: "Bütün bunlar hatırlanınca onun zaten bilinen ve kabul edilen samimiyeti kuşku konusu yapılmazdı."- T. Buğra
kuşku
Bir olguyla ilgili gerçeğin ne olduğunu kestirmemekten doğan kararsızlık, işkil, şüphe