kaybet

listen to the pronunciation of kaybet
Türkisch - Englisch
lose

I was beginning to lose my cool. - Soğuk kanlılığımı kaybetmeye başlıyordum.

Don't lose confidence, Mike. - Güvenini kaybetme, Mike.

mislay
{f} losing

I can't talk with my father without losing my temper. - Kendimi kaybetmeden babamla konuşamam.

She forgave him for losing all her money. - O, tüm parasını kaybettiği için onu bağışladı.

{f} lost

They lost no time in leaving their home. - Evlerinden ayrılırlarken zaman kaybetmediler.

I've lost all my money. - Bütün paramı kaybettim.

forfeit
mislaid

I've mislaid my watch. - Kol saatimi kaybettim.

kaybet
Favoriten