kabarcıklı

listen to the pronunciation of kabarcıklı
Türkisch - Englisch
beady
vesicular
bubbly

But when I tried to turn the shower faucet, this black bubbly liquid came out. - Ama ben duş musluğunu açmak için çalıştığımda, bu siyah kabarcıklı sıvı dışarı çıktı.

having bubbles; having blisters
papillary
blistered
having bubbles
having blisters
{s} pocked
kabarcıklı düzeç
spirit level
kabarcıklı düzeç
carpenter's level, plumb rule
kabarcıklı krep
blister style, cloqué
Türkisch - Türkisch
Kabarcıklı olan
KABARCIKLI
Kabarcıklı olan: "Üstü ayran kabarcıklı tereyağını sıcak tandır ekmeğine sürer, yerdi."- Y. Kemal
kabarcıklı düzeç
İçinde hava kabarcığı bırakılmış su dolu bir cam silindir ve bir tahta yataktan oluşan, düzlem veya doğruların yataylığını belirleyen alet, tesviye ruhu
kabarcıklı
Favoriten