Tom'un kesinlikle bu konu ile ilgili daha iyi bir anlayışı var.
 - Tom certainly has a better understanding of this matter than I do.
Tom ve Mary'nin bir anlayışı var.
 - Tom and Mary have an understanding.
Bu tür müzik, daha yaşlı insanların anlamakta zorluk çektiği bir şeydir.
 - This kind of music is something that older people have difficulty understanding.
Soyut modern sanatı anlamada güçlük çekiyorum, özellikle Mondrian.
 - I have difficulty understanding abstract modern art, especially Mondrian.
Tom ve Mary anlaşmaya vardı.
 - Tom and Mary came to an understanding.
Aralarında gizli bir anlaşma var.
 - They have a secret understanding between them.