hud

listen to the pronunciation of hud
Englisch - Türkisch
(Askeri) önünde görünmek (head-up display)
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) f. Miğfer, baş zırhı
Bir peygamber
HUD SURESİ
(Osmanlı Dönemi) Kur'an-ı Kerim'de 11. sure olup Mekke-i Mükerreme'de nâzil olmuştur
HUD'A
(Osmanlı Dönemi) Bir kere aldanmak
HUD'A
(Osmanlı Dönemi) Hile, oyun. Aldatma. Düzen. Mekir
HUD'A
(Hukuk) Adatma, hile, dalavere
HUD'A
(Osmanlı Dönemi) Herkese aldanan. Safdil
HUD'AKÂR
(Osmanlı Dönemi) f. Oyuncu, düzenbaz, hilekâr
HUD'AKÂRÎ
(Osmanlı Dönemi) f. Düzenbazlık, hilekârlık, oyunculuk
Hud 10
(Kuran) Başına gelen sıkıntıdan sonra, ona bir nimet tattırırsak Hud "Musibetler başımdan gitti" der; doğrusu o, şımarıp böbürlenen biridir
Hud 100
(Kuran) Bu sana anlattıklarımız, kasabaların başından geçenlerdir. Onların bir kısmı hala duruyor, bir kısmı ise silinip gitmiştir
Hud 101
(Kuran) Onlara Biz zulmetmedik, fakat onlar kendilerine yazık ettiler. Rabbinin buyruğu gelince, Allah'ı bırakıp taptıkları tanrılar kendilerine bir fayda vermedi, kayıplarını artırmaktan başka bir şeye yaramadı
Hud 102
(Kuran) Allah, kasabaların zalim halkını yakalayınca, böyle yakalar; yakalaması da şiddetli ve elimdir
Hud 103
(Kuran) Ahiretin azabından korkanlara, bunda, hiç şüphesiz ibret vardır. Bu, insanların toplanacağı gündür; bu, görülecek bir gündür
Hud 104
(Kuran) Biz, o günü, ancak belli bir süreye kadar geciktiririz
Hud 105
(Kuran) O gün gelince, Allah'ın izni olmaksızın hiç kimse konuşamaz: İçlerinde bedbaht olanlar da, mesut olanlar da vardır
Hud 106
(Kuran) Bedbaht olanlar cehennemdedirler. Onlar orada ah edip inlerler
Hud 107
(Kuran) Rabbinin dilemesi bir yana, gökler ve yer durdukça, orada temelli kalacaklardır. Rabbin, şüphesiz, her istediğini yapar
Hud 108
(Kuran) Mesud olanlar ise cennettedirler. Rabbinin dilemesi bir yana, sonsuz bir lutuf olarak, gökler ve yer durdukça, orada temelli kalacaklardır
Hud 109
(Kuran) Bu putperestlerin taptıklarının batıl olduğunda şüphen olmasın; daha önce babalarının tapmış oldukları gibi onlar da taparlar. Onlara paylarını şüphesiz eksiksiz olarak ödeyeceğiz.*
Hud 11
(Kuran) Bunların dışında, sabredip iyi işler işleyen kimseler, işte onlara mağfiret ve büyük ecir vardır
Hud 110
(Kuran) And olsun ki, Musa'ya Kitap verdik; onda ayrılığa düştüler. Eğer Rabbinin verilmiş bir sözü olmasaydı, aralarında çoktan hükmedilmiş olurdu. Doğrusu onlar, Kitap'ın Allah katından olduğunda şüphe ve endişe içindedirler
Hud 111
(Kuran) Rabbin, onların işlerinin karşılığını elbette tamamen verecektir. O, şüphesiz, onların yaptıklarını bilir
Hud 112
(Kuran) Sen, beraberindeki tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Aşırı gitmeyin, doğrusu Allah yaptıklarınızı görür
Hud 113
(Kuran) Haksızlık yapanlara yönelmeyin, yoksa ateş size de dokunur. Sizin Allah'tan başka dostunuz yoktur; sonra, yardım da göremezsiniz
Hud 114
(Kuran) Gündüzün iki ucunda ve gecenin gündüze yakın zamanlarında namaz kıl. Doğrusu iyilikler kötülükleri giderir. Bu, öğüt kabul edenlere bir öğüttür
Hud 115
(Kuran) Sabret, Allah iyi davrananların ecrini elbette zayi etmez
Hud 116
(Kuran) Sizden önceki nesillerin ileri gelenleri, yeryüzünde bozgunculuğa engel olmalı değil miydiler? Onlardan kurtardıklarımız pek azdır. Kendilerine verilen nimete karşı haksızlık edenlere uyanlar ise suçlu oldular
Hud 117
(Kuran) Rabbin, kasabaların halkı ıslah olmuşken, haksız yere onları yok etmez
Hud 12
(Kuran) Putperestlerin: "Ona bir hazine indirilmeli veya yanında bir melek gelmeli değil miydi?" demelerinden senin kalbin daralır ve belki de sana vahyolunanın bir kısmını terkedecek olursun. Sen ancak bir uyarıcısın, Allah her şeye vekildir
Hud 120
(Kuran) Peygamberlerin başlarından geçenlerden, sana anlattığımız her şey, senin gönlünü pekiştirmemizi sağlar; sana bu belgelerle gerçek; inanananlara da öğüt ve hatırlatma gelmiştir
Hud 123
(Kuran) Göklerin ve yerin gaybı Allah'a aittir. Bütün işler O'na döndürülür. Öyleyse O'na kulluk et, O'na güven. Rabbin, yaptıklarınızdan habersiz değildir. *
Hud 13
(Kuran) Senin için: "Onu uydurdu" diyorlar, öyle mi? De ki: "Öyleyse onun Sûrelerine benzer uydurma on Sûre meydana getirin, iddianızda samimi iseniz, Allah'tan başka çağırabilecekelerinizi de çağırın
Hud 14
(Kuran) Söylediğinizi yapamazlarsa, bilin ki o, ancak Allah'ın ilmiyle indirilmiştir. O'ndan başka tanrı yoktur, artık müslümansınız değil mi?
Hud 15
(Kuran) Dünya hayatını ve güzelliklerini isteyenlere, orada işlediklerinin karşılğını tastamam, veririz; onlar orada bir eksikliğe de uğratılmazlar
Hud 16
(Kuran) İşte ahirette onlara ateşten başka bir şey yoktur. İşledikleri şeyler orada boşa gitmiştir. Zaten yapmakta oldukları da batıldır
Hud 17
(Kuran) Rabbinin katından bir belgesi ve onun arkasından da bir şahidi olanlar, önlerinde de Musa'nın Kitap'ı önder ve rahmet olarak bulunanlardır ki, işte onlar Kuran'a inanırlar. Hangi topluluk onu inkar ederse yeri ateştir; senin de bundan şüphen olmasın. Doğrusu o, Rabbinden bir gerçektir, fakat insanların çoğu inanmazlar
Hud 18
(Kuran) Yalan söyleyerek Allah'a iftira edenden daha zalim kim vardır? İşte bunlar Rablerine götürülürler ve şahidler: "Rablerine yalan söyleyenler bunlardır" derler. Bilin ki Allah'ın laneti haksızlık yapanlaradır
Hud 19
(Kuran) Bunlar Allah'ın yolundan alıkorlar ve o yolu eğriltmeğe çalışırlar; işte onlar ahireti inkar edenlerdir
Hud 20
(Kuran) Bunlar yeryüzünde Allah'ı aciz bırakamazlar. Allah'dan başka kendilerini kurtaracak dostları da yoktur. Azap onlara kat kat verilir; işitemezler ve göremezlerdi
Hud 21
(Kuran) İşte bunlar kendilerine yazık edenlerdir. Uydurdukları putlar da onlardan uzaklaşıp kaybolmuştur
Hud 22
(Kuran) Ahirette en çok kayba uğrayacaklar şüphesiz bunlardır
Hud 23
(Kuran) Doğrusu inanan ve yararlı iş yapanlar ve Rablerine boyun eğenler, işte onlar cennetliklerdir; orada temellidirler
Hud 24
(Kuran) Bu iki zümrenin durumu, kör ve sağır kimse ile gören ve işiten kimsenin durumuna benzer. Durumları hiç eşit olabilir mi? İbret almıyor musunuz? *
Hud 27
(Kuran) Milletinin inkarcı ileri gelenleri: "Senin ancak kendimiz gibi bir insan olduğunu görüyoruz. Daha başlangıçta, sana bizim ayak takımı dışında kimsenin uyduğunu görmüyoruz. Sizin bizden bir üstünlüğünüz yoktur; biz sizi yalancı sanıyoruz" dediler
Hud 28
(Kuran) Nuh: "Ey milletim! Rabbimin katından bir delilim bulunsa ve bana yine katından bir rahmet vermiş de bunlar sizden gizlenmiş olsa, söyleyin bana, hoşlanmadığınız halde zorla sizi bunlara mecbur mu ederiz?" dedi
Hud 29
(Kuran) Ey milletim! Buna karşılık ben sizden bir mal da istemiyorum. Benim ücretim Allah'a aittir; inananları da kovacak değilim; çünkü onlar Rableriyle karşılaşacaklar; fakat ben sizi cahil bir millet olarak görüyorum
Hud 30
(Kuran) Ey milletim! Onları kovarsam, Allah'a karşı beni kim savunur? Düşünmez misiniz?
Hud 31
(Kuran) Size, Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum; gaybı da bilmem; doğrusu melek olduğumu da söylemiyorum; küçük gördüklerinize Allah iyilik vermeyecektir diyemem; içlerinde olanı Allah daha iyi bilir. Yoksa şüphesiz haksızlık edenlerden olurum
Hud 32
(Kuran) Ey Nuh! Bizimle cidden tartıştın; hem de çok tartıştın. Doğru sözlülerden isen tehdit ettiğin azabı başımıza getir dediler
Hud 35
(Kuran) Sana "Kuran'ı kendiliğinden uydurdu" derler, de ki: "Uydurdumsa suçu bana aittir; oysa ben sizin işlediğiniz günahlardan uzağım." *
Hud 4
(Kuran) Dönüşünüz ancak Allah'adır. O her şeye kadir'dir
Hud 40
(Kuran) Buyruğumuz gelip tandırdan sular kaynamağa başlayınca, "Her cinsten birer çifti ve aleyhine hüküm verilmiş olanın dışında kalan çoluk çocuğunu ve inananları gemiye bindir" dedik. Pek az kimse onunla beraber inanmıştı
Hud 41
(Kuran) Allah "Oraya binin; yürümesi ve durması Allah'ın ismiyledir, Rabbin bağışlar ve merhamet eder" dedi
Hud 42
(Kuran) Gemi, dağlar gibi dalgalar içinde onları götürürken, Nuh, bir kenarda ayrı kalmış olan oğluna "Ey oğulcuğum! Bizimle beraber gel, kafirlerle birlik olma" diye seslendi
Hud 43
(Kuran) Oğlu: "Dağa sığınırım, beni sudan kurtarır" deyince, Nuh: "Bugün Allah'ın buyruğundan O'nun acıdıkları dışında kurtulacak yoktur" dedi. Aralarına dalga girdi, oğlu da boğulanlara karıştı
Hud 44
(Kuran) Yere, "Suyunu çek!", göğe, "Ey gök sen de tut!" denildi. Su çekildi, iş de bitti; gemi Cudi'ye oturdu. "Haksızlık yapan millet Allah'ın rahmetinden uzak olsun" denildi
Hud 45
(Kuran) Nuh Rabbine seslendi: "Rabbim! Oğlum benim ailemdendi. Doğrusu Senin vadin haktır. Sen hükmedenlerin en iyi hükmedenisin" dedi
Hud 46
(Kuran) Allah: "Ey Nuh! O senin ailenden sayılmaz; çünkü kötü bir iş işlemiştir; öyleyse bilmediğin şeyi Benden isteme. İşte sana öğüt, bilgisizlerden olma" dedi
Hud 47
(Kuran) Rabbim! Bilmediğim şeyi Senden istemekten Sana sığınırım. Beni bağışlamaz ve bana merhamet etmezsen kaybedenlerden olurum dedi
Hud 48
(Kuran) Ey Nuh! Sana ve Seninle beraber olan topluluklara bizden bir selamet ve bereketle gemiden in. Ama birçok toplulukları da geçindireceğiz, sonra onlara can yakıcı bir azap vereceğiz denildi
Hud 49
(Kuran) Bunlar sana vahyettiğimiz bilinmeyen olaylardır. Sen de, milletin de daha önce bunları bilmezdiniz. Sabret, sonuç, Allah'tan sakınanlarındır. *
Hud 5
(Kuran) Bilin ki, onlar Kuran okunurken gizlenmek için iki büklüm olurlar. Bilin ki, elbiselerine büründüklerinde bile Allah onların gizlediklerini ve açığa vurduklarını bilir. Çünkü O, kalblerde olanı bilendir
Hud 50
(Kuran) Ad milletine kardeşleri Hud'u gönderdik. Şöyle dedi: "Ey milletim! Allah'a kulluk edin. O'ndan başka tanrınız yoktur; yoksa sadece yalan uyduran kimseler olursunuz
Hud 51
(Kuran) Ey milletim! Buna karşlıkı sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak beni yaratana aittir. Akletmez misiniz?
Hud 52
(Kuran) Ey milletim! Rabbinizden mağfiret dileyin, sonra O'na tevbe edin ki size gökten bol bol yağmur göndersin, kuvvetinize kuvvet katsın; suçlular olarak yüz çevirmeyin
Hud 53
(Kuran) Ey Hud! Sen bize bir belge getirmeden, senin sözünden ötürü tanrılarımızı terketmeyiz ve sana inanmayız
Hud 58
(Kuran) Buyruğumuz gelince, Hud'u ve beraberindeki inananları, rahmetimizle kurtardık. Onları çetin bir azabdan koruduk
Hud 59
(Kuran) İşte bu, Rablerinin ayetlerini bile bile inkar eden, peygamberlerine kafa tutan ve her inatçı zorbanın emrine uyan Ad milletidir
Hud 6
(Kuran) Yeryüzünde yaşayan bütün canlıların rızkı ancak Allah'a aittir. O, canlıları babaların sulbünde kararlaşmış ve anaların rahminde kararlaşmakta iken de bilir. Her şey apaçık bir Kitaptadır
Hud 60
(Kuran) Bu dünyada da, kıyamet gününde de lanete uğradılar. Bilin ki Ad milleti Rablerini inkar etti ve yine bilin ki Hud'un milleti Ad Allah'ın rahmetinden uzaklaştı. *
Hud 61
(Kuran) Semud milletine kardeşleri Salih'i gönderdik. "Ey milletim! Allah'a kulluk edin; O'ndan başka tanrınız yoktur; sizi yeryüzünde yaratıp orayı imar etmenizi dileyen O'dur. Öyleyse O'ndan mağfiret dileyin, sonra da O'na tevbe edin. Doğrusu Rabbim size yakın ve duaları kabul edendir" dedi
Hud 62
(Kuran) Ey Salih! Sen bundan önce, aramızda kendisinden iyilik beklenir bir kimseydin; şimdi babalarımızın taptıklarına bizi tapmaktan men mi ediyorsun? Doğrusu bizi çağırdığın şeyden şüphe ve endişedeyiz dediler
Hud 63
(Kuran) Ey milletim! Eğer Rabbimden bir belgem olur ve bana rahmet eder de ben O'na baş kaldırırsam, söyleyin, Allah'a karşı beni kim savunur? Bana zararımı artırmaktan başka birşey yapamazsınız dedi
Hud 64
(Kuran) Ey milletim! Bu, size bir ayet olarak, Allah'ın devesidir. Bırakın onu, Allah'ın toprağında otlasın; ona fenalık etmeyin,yoksa siz hemen azaba uğrarsınız
Hud 65
(Kuran) Buna rağmen onu kesip devirdiler. O zaman Salih: "Yurudunuzda üç gün daha kalın. Bu, yalanlanmayacak bir sözdür" dedi
Hud 66
(Kuran) Buyruğumuz gelince, Salih'i ve beraberindeki inananları katımızdan bir rahmet olarak o günün rezilliğinden kurtardık. Doğrusu Rabbin pek kuvvetli ve güçlüdür
Hud 67
(Kuran) Haksızlık yapanları bir çığlık tuttu, oldukları yerde diz üstü çöküverdiler
Hud 68
(Kuran) Sanki orada hiç yaşamamışlardı. Bilin ki, Semud milleti Rabbi'ni inkar etmişti. Bilin ki, Semud milleti Allah'ın rahmetinden uzaklaştı. *
Hud 69
(Kuran) And olsun ki, elçilerimiz müjde ile İbrahim'e geldiler. "Selam sana" dediler, "Size de selam" dedi, hemen kızartılmış bir buzağı getirdi
Hud 7
(Kuran) Arş'ı su üzerinde iken, hanginizin daha güzel işi işleyeceğini ortaya koymak için, gökleri ve yeri altı günde yaratan O'dur. And olsun ki, "Siz gerçekten, ölümden sonra dirileceksiniz" desen, inkar edenler: "Bu, apaçık bir sihirden başka bir şey değildir" derler
Hud 70
(Kuran) Ellerini ona uzatmadıklarını görünce, durumlarını beğenmedi ve içine korku düştü. Onlar, "Korkma, biz Lut milletine gönderildik" dediler
Hud 71
(Kuran) Bu arada, İbrahim'in ayakta duran karısı gülünce, "Ona İshak'ı ardından Yakub'u müjdeleriz" dediler
Hud 72
(Kuran) Vay başıma gelenler! Ben bir kocakarı, kocam da ihtiyar olmuşken nasıl doğurabilirim? Doğrusu bu şaşılacak bir şey dedi
Hud 73
(Kuran) Ey evin hanımı! Allah'ın rahmeti ve bereketleri üzerinize olmuşken, nasıl Allah'ın işine şaşarsın? O, övülmeye layıktır, yücelerin yücesidir dediler
Hud 74
(Kuran) İbrahim'in korkusu gidip de müjde kendisine ulaşınca, Lut milleti hakkında elçilerimizle tartışmaya girişti
Hud 75
(Kuran) Doğrusu İbrahim çok içli, yumuşak huylu ve kendini Allah'a vermiş bir kimse idi
Hud 76
(Kuran) Elçilerimiz, "Ey İbrahim! Bundan vazgeç, doğrusu Rabbinin emri gelmiştir. Onlara, şüphesiz, geri çevrilemeyecek bir azap gelmektedir" dediler
Hud 77
(Kuran) Elçilerimiz Lut'a gelince, onun fenasına gitti; çok sıkıldı, "Bu çetin bir gündür" dedi
Hud 78
(Kuran) Milleti ona koşarak geldiler. Daha önce kötü işler işliyorlardı. "Ey milletim! İşte bunlar benim kızlarım, onlar sizin için daha temizdir. (Size nikahlıyabilirim!) Allah'tan sakının, konuklarımın önünde beni rezil etmeyin. İçinizde aklı başında kimse yok mudur?" dedi
Hud 79
(Kuran) And olsun ki, senin kızlarınla bir işimiz olmadığını biliyorsun; doğrusu, ne istediğimizin farkındasın dediler
Hud 8
(Kuran) And olsun ki, onların azabını sayılı bir süreye kadar ertelesek, "Onu alıkoyan nedir?" derler. Bilin ki, onlara azap geldiği gün, artık geri çevrilmez; alaya aldıkları şey onları mahvedecektir. *
Hud 80
(Kuran) Keşke size yetecek bir kuvvetim olsa veya sağlam bir yere sığınsam dedi
Hud 81
(Kuran) Ey Lut! Biz Rabbinin eçileriyiz, onlar sana ilişemiyecekler; geceleyin birara, ailenle beraber yola çık; karının dışında kimse geri kalmasın. Doğrusu onların başına gelen onun başına da gelecektir. Vadeleri gün doğana kadardır. Gün doğması yakın değil mi? dediler
Hud 84
(Kuran) Medyen halkına kardeşleri Şuayb'ı gönderdik. Şöyle dedi: "Ey milletim! Allah'a kulluk edin; O'ndan başka tanrınız yoktur. Ölçüyü tartıyı eksik tutmayın. Doğrusu ben sizi bolluk içinde görüyorum ve hakkınızda kuşatıcı bir günün azabından korkuyorum
Hud 85
(Kuran) Ey milletim! Ölçüyü ve tartıyı tamamı tamamına yapın; insanlara eşyalarını eksik vermeyin; yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın
Hud 86
(Kuran) İnanıyorsanız, Allah'ın geri bıraktığı helal kar sizin için daha hayırlıdır. Ben size bekçi değilim
Hud 87
(Kuran) Ey Şuayb! Babalarımızın taptığını bırakmamızı emreden veya mallarımızı istediğimiz gibi kullanmamızı meneden senin namazın mıdır? Sen doğrusu aklı başında, yumuşak huylu birisin dediler
Hud 88
(Kuran) Ey Milletim! Rabbimden benim bir belgem olduğu ve bana güzel bir rızık da verdiği halde, O'na karşı gelebilir miyim? Söylesenize! Size yasak ettiğim şeylerde, aykırı hareket etmek istemem; gücümün yettiği kadar ıslah etmekten başka bir dileğim yoktur. Başarım ancak Allah'tandır, O'na güvendim; O'na yöneliyorum dedi
Hud 89
(Kuran) Ey Milletim! Bana karşı gelmeniz, Nuh milletine veya Hud milletine yahut da Salih milletine gelen felaketin bir benzerini, sakın başınıza getirmesin. Lut milleti sizden uzak değildir
Hud 9
(Kuran) And olsun ki, insana nimetimizi tattırır sonra onu ondan çekip alırsak, o şüphesiz umutsuz bir nanköre döner
Hud 90
(Kuran) Rabbinizden mağfiret dileyin; O'na tevbe edin; doğrusu Rabbim merhamet eder ve çok sever
Hud 91
(Kuran) Ey Şuayb! Söylediklerinin çoğunu anlamıyor ve doğrusu seni aramızda güçsüz görüyoruz. Eğer taraftarların olmasaydı seni taşlardık. Esasen bizim gözümüzde pek itibarın da yoktur dediler
Hud 92
(Kuran) Ey Milletim! Benim taraftarlarım size göre Allah'tan daha mı değerlidir ki Allah'a sırt çevirdiniz? Doğrusu Rabbim yaptıklarınızı bilgisiyle kuşatmıştır dedi
Hud 93
(Kuran) Ey Milletim! Durumunuzun gerektirdiğini yapın, doğrusu ben de yapacağım. Kime rezil edici bir azabın geleceğini, kimin yalancı olduğunu bileceksiniz. Gözleyin, doğrusu ben de sizinle beraber gözlüyorum
Hud 94
(Kuran) Buyruğumuz gelince, Şuayb'ı ve beraberindeki inananları katımızdan bir rahmet olarak kurtardık. Haksızlık yapanları bir çığlık yakaladı, oldukları yerde diz üstü çöküverdiler
Hud 95
(Kuran) Sanki orada hiç yaşamamışlardı. Bilin ki Semud milleti Allah'ın rahmetinden uzaklaştığı gibi Medyen halkı da uzaklaştı.*
Hud 98
(Kuran) Firavun, kıyamet gününde milletine öncülük eder, onları cehenneme götürür. Gittikleri yer ne kötü yerdir!
Hud 99
(Kuran) Hem burada ve hem kıyamet gününde lanete uğratılırlar. Bu ne kötü bir bağıştır!
hud'a
(Osmanlı Dönemi) hile, oyun; aldatma, düzen
MA'HUD
(Osmanlı Dönemi) Mezkur, sözü geçen
MA'HUD
(Osmanlı Dönemi) (E) Vaad edilen. Söz verilen. Belli olan
MA'HUD
(Osmanlı Dönemi) Mc: Fena bilinen kadın
Englisch - Englisch
Department of Housing and Urban Development
head-up display
(in combat airplanes) glass panel on the front of the pilot's chamber in which flight and battle data are displayed along with the view of the outside world
U.S. federal agency that deals with subsidized housing community planning and development of cities
Housing and Urban Development a US government department which is responsible for providing houses for people to live in, and for the way cities are developed
The United States Department of Housing and Urban Development
US Department of Housing & Urban Development
Department of Housing and Urban Development The federal department responsible for the major housing programs in the United States
U S Department of Housing & Urban Development
United States Department of Housing and Urban Development (G)
The US Department of Housing and Urban Development
See: Housing and Urban Development
Federal Department of Housing and Urban Development
U S Department of Housing and Urban Development
The U S Department of Housing and Urban Development
the Department of Housing and Urban Development It is responsible for the implementation and administration of US government housing and urban development programs
U S Department of Housing and Urban Development Office of Housing/Federal Housing Administration within HUD insures home mortgage loans made by lenders and sets minimum standards for such homes BACK TO TOP
United States Department of Housing and Urban Development
Department of Housing and Urban Development; regulates Fannie Mae and Ginny Mae
US Department of Housing and Urban Development
Housing and Urban Development Department federal
The U S Department of Housing and Urban Development -I-
the United States federal department that administers federal programs dealing with better housing and urban renewal; created in 1965
Department of Housing and Urban Development; regulates FHA and GNMA
the U S Department of Housing and Urban Development; established in 1965, HUD works to create a decent home and suitable living environment for all Americans; it does this by addressing housing needs, improving and developing American communities, and enforcing fair housing laws
A huck or hull, as of a nut
Türkisch - Englisch

Definition von hud im Türkisch Englisch wörterbuch

hud 95
HUD 1995
hud
Favoriten