halklar

listen to the pronunciation of halklar
Türkisch - Englisch
peoples
comms
halk
public

Tom never sings in public. - Tom halkın huzurunda asla şarkı söylemez.

Let's keep public places clean. - Halka açık yerleri temiz tutalım.

halk
folk

I'm sure your folks miss you. - Eminim ki halkın seni özlüyordur.

Tom played a Spanish folk tune on his English horn at a Chinese restaurant in France. - Tom, Fransa'da bir Çin lokantasında İngiliz borusu ile İspanyol halk melodisi çaldı.

halk
(Hukuk) people

Although the life of Chinese people is getting better and better now, there is still room for improvement. - Çin halkının yaşamı şimdi gittikçe iyileşmesine rağmen, gelişme için hâlâ bir neden vardır.

The British people in general are extremely fond of their pets. - İngiliz halkı genel olarak evcil hayvanlarına son derece düşkündür.

halk
community

Tom's death shocked the community. - Tom'un ölümü halkı şok etti.

Tom went to community college. - Tom halk eğitim merkezine gitti.

Halklar Avrupası
(Hukuk) People's Europe
halk
popular

In the 1960s, folk music was very popular. - 1960'larda halk müziği çok popülerdi.

He won by a small number of popular votes. - Az sayıda halk oyu kazandı.

halk
population

That island's population lives on fishing. - O adadaki halk geçimini balıkçılıkla sağlıyor.

The local population helps fight forest fires. - Yerel halk, orman yangınlarıyla mücadeleye yardımcı olur.

halk
{i} commune
halk
ordinary people
halk
country

The government of this country oppresses its people. - Bu ülkenin hükümeti halkına zulmediyor.

The people of this country are sick and tired of politics as usual. - Bu ülkenin halkı her zamanki gibi politikadan bıkıp usanmış durumdadır.

halk
subjects

I use a three-ring binder for all my subjects instead of a notebook for each one. - Her biri için bir dizüstü bilgisayar yerine bütün konularım için üç halkalı klasör kullanırım.

halk
general public

The mayor addressed the general public. - Belediye başkanı halka hitap etti.

halk
file
halk
peoples

Native Americans are the indigenous peoples of the United States. - Kızılderililer, Birleşik Devletler'in yerli halkıdır.

Many peoples live in Asia. - Birçok halklar Asya'da yaşar.

halk
folks

Where do your folks live? - Senin ev halkı nerede yaşıyor?

Folks are pulling together. - Halk birlik içinde çalışır.

halk
plebs
halk
general

The mayor addressed the general public. - Belediye başkanı halka hitap etti.

I don't think we can trust the polls to tell us what the general populace thinks about the candidates. - Genel halkın adaylar hakkında ne düşündüğünü anketlerin bize söylemesine güvenebileceğimizi sanmıyorum.

halk
grass roots
halk
people, nation, public, folk; people, populace
halk
demo

The first lesson in democracy is to abide by the will of the people. - Demokraside ilk ders halkın iradesine uymaktır.

Democracy is the government of the people, by the people, for the people. - Demokrasi; halkın, halk için, halk tarafından yönetilmesidir.

halk
the vulgar
halk
populace

I don't think we can trust the polls to tell us what the general populace thinks about the candidates. - Genel halkın adaylar hakkında ne düşündüğünü anketlerin bize söylemesine güvenebileceğimizi sanmıyorum.

The populace have never forgotten the president's generosity. - Halk, başkanın cömertliğini hiç unutmadı.

halk
demos
halk
the people

The people voted in November. - Halk Kasım ayında oy verdi.

The new law was enforced on the people of the island. - Yeni yasa ada halkına zorla kabul ettirildi.

halk
communal
halk
the community

Tom's death shocked the community. - Tom'un ölümü halkı şok etti.

She sacrifies herself for the community. - Halk için kendini kurban ediyor.

halk
vulgar
halk
the crowd
halk
the million
halk
million
halk
the common people
latin kökenli halklar
Romance peoples
yerli halklar
(Hukuk) indigenous peoples
Englisch - Englisch

Definition von halklar im Englisch Englisch wörterbuch

halk
A nook; a corner
Türkisch - Türkisch

Definition von halklar im Türkisch Türkisch wörterbuch

Halk
cumhur
halk
Yöneticilere göre bir ülkedeki yurttaşların bütünü: "Bilmiyorlar ki halk, halkın diliyle konuşan sanatkârla birliktir."- O. V. Kanık
halk
Belli bir bölgede veya çevrede yaşayanların bütünü: "Bütün köy halkı orada idi."- Ö. Seyfettin
halk
Aynı ülkede yaşayan, aynı uyrukta olan insan topluluğu
halk
Belli bir bölgede veya çevrede yaşayanların bütünü
halk
Bir ülke içerisinde yaşayan değişik soylardan insan topluluklarının her biri
halk
Yöneticilere göre bir ülkedeki yurttaşların bütünü
Halk
ahali
halk
Aynı soydan gelen, ayrı ülkelerin uyruğu olarak yaşayan insan topluluğu
halk
Yaratma
halk
Aydınların dışında kalan topluluk
halk
(Osmanlı Dönemi) yarâtma, var etme
Halk
avam
HALK
(Osmanlı Dönemi) Boğaz
HALK
(Osmanlı Dönemi) Tıraş etmek
Halk
folk
Halk
(Osmanlı Dönemi) HİCCİRE
Halk
el
Halk
beraya
Halk
enam
Halk
(Osmanlı Dönemi) ÂLEM