Babanın kız kardeşine hala denir.
 - Babanın bacısına hala denir.
The woman who he thought was his aunt was a stranger.
 - Halası olduğunu düşündüğü kadın bir yabancıydı.
She was named Elizabeth after her aunt.
 - Elizabeth'e halasının adı verildi.
France's currency was the franc, and its symbol was ₣. While it is no longer used in France, francs are still in use in some former French colonies such as Guinea.
 - Fransa'nın para birimi franktı ve sembolü ₣ idi. Frank Fransa'da artık kullanılmıyor ama Gine gibi bazı eski Fransız kolonilerinde hâlâ kullanılmaktadır.
The event is still fresh in our memory.
 - Olay anımızda hâlâ tazedir.
As far as I know, she has not yet married.
 - Bildiğim kadarıyla, o hâlâ bekâr.
Tom's third marriage was unhappy and he was considering yet another divorce.
 - Tom'un üçüncü evliliği mutsuzdu ve hâlâ bir kez daha boşanmayı düşünüyordu.