Deutsch - Türkisch
Definition von gefangene im Deutsch Türkisch wörterbuch
- [die] tutsak, esir; tutuklu¡
- n. r. gıfangını tutuklu
- n {gı'fengnisştra: fı} e hapis cezası
- tutsak
Englisch - Türkisch
Definition von gefangene im Englisch Türkisch wörterbuch
- prisoner
- tutuklu
Tutuklularla nazikçe ilgilendiler.
-They dealt with the prisoners kindly.
Tutuklu erkenden serbest bırakılmasını istedi.
-The prisoner asked to be released early.
- prisoner
- tutsak
Grant, 14.000 tutsak aldı.
-Grant took 14,000 prisoners.
Hiçbir tutsak götürülmedi.
-No prisoners were taken.
- prisoner
- {i} esir
Onlar esir alındılar.
-They were taken prisoner.
Ben esir tutuluyorum.
-I'm being held prisoner.
- prisoner
- (Kanun) mevkuf
- prisoners
- mahkumlar
Mahkumlar serbest bırakıldı.
-The prisoners were released.
Mahkumlar serbest bırakıldı.
-The prisoners have been released.
- prisoner
- {i} mahpus
Tom bir yerde mahpus tutuluyor.
-Tom is being held prisoner somewhere.
- prisoner
- {i} tutuklu, mahkûm, mahpus: political prisoner siyasi tutuklu
- prisoner
- {i} hükümlü
Hapishane gardiyanı her hükümlüye bir roman yazdırdı.
-The prison guard made every prisoner write a novel.
O bir hükümlüye işkence etti.
-He tortured a prisoner.
- prisoner
- (Askeri) MAHPUS: Şahsi hürriyetinden mahrum edilen kimse; bir cezaevine konulan veya nezaret altına alınan ve münasip yetkili tarafından serbest bırakılmayan kimse
Relevante Übersetzungen
Deutsch - Englisch
Definition von gefangene im Deutsch Englisch wörterbuch
- captives
- prisoners
- prisoner
- Gefangene zur Arbeit heranziehen
- to use prisoners for work
- Fluchtweg (für Gefangene oder Straftäter)
- escape route
- Fluchtweg (für Gefangene oder Straftäter)
- getaway route (for captives or offenders)
- Junge Gefangene werden von den älteren verdorben.
- Young prisoners are being corrupted by the older
Relevante Übersetzungen
gefangene
Resimler
Favoriten