gıybet

listen to the pronunciation of gıybet
Türkisch - Englisch
calumny
slander
gossip
gıybet etmek
to gossip
Türkisch - Türkisch
Dedikodu, söylenti
(Osmanlı Dönemi) bir kimsenin yüzüne karşı söylendiğinde darılabileceği bir sözü arkasından konuşma, dedikodu
Çekiştirme, yerme, kötüleme, kov
Bir kişinin gıyabında ileri geri konuşmak
çekiştirme, yerme, kötüleme
(Osmanlı Dönemi) ÜKİLE
(Osmanlı Dönemi) NAKİSE
GIYBET
(Hukuk) Kötüleme, çekiştirme, kovalama
GIYBET
(Osmanlı Dönemi) Arkadan çekiştirmek. Hazır olmayan birisinin aleyhine konuşmak. Birisinin gıyabında hoşuna gitmeyen bir şeyi söylemek. (Gıybet odur ki: Gıybet edilen adam hazır olsa idi ve işitse idi, kerâhet edip darılacaktı. Eğer doğru dese; zâten gıybettir. Eğer yalan dese; hem gıybet, hem iftiradır. İki katlı çirkin bir günahtır. M.)(Gıybet, mahsus birkaç maddede câiz olabilir: Birisi: Şekva suretinde bir vazifedar adama der, tâ yardım edip o münkeri, o kabahati ondan izale etsin ve hakkını ondan alsın.Birisi de: Bir a
gıybet etmek
Çekiştirmek, yermek
gıybet
Favoriten