Tom keeps a diary in French.
- Tom Fransızca bir günlük tutuyor.
He keeps a diary in English.
- O, İngilizce bir günlük tutar.
This is a daily newspaper.
- Bu bir günlük gazetedir.
He seems to be oppressed by his monotonous daily life.
- Monoton günlük yaşantısı yüzünden bunalmış gibi görünüyor.
My dad keeps a journal every day.
- Babam her gün bir günlük tutar.
Are you keeping a journal?
- Bir günlük tutuyor musun?
The story was in all daily newspapers.
- Hikaye tüm günlük gazetelerdeydi.
The daily newspaper brings the world's problems to the breakfast table.
- Günlük gazete dünya'nın sorunlarını kahvaltı masasına getirir.
TV plays an important part in everyday life.
- TV günlük yaşamda önemli bir rol oynar.
She wanted to get away from everyday life.
- Günlük hayattan uzaklaşmak istedi.