She used to keep a diary, but she no longer does.
- O, bir günlük tutardı, ama artık tutmuyor.
He keeps a diary in English.
- O, İngilizce bir günlük tutar.
If you go to that supermarket, you can buy most things you use in your daily life.
- O süpermarkete giderseniz, günlük hayatta kullandığınız pek çok şeyi satın alabilirsiniz.
Are you satisfied with your daily life?
- Günlük yaşantından memnun musun?
Are you keeping a journal?
- Bir günlük tutuyor musun?
I was the one who suggested Tom keep a journal.
- Tom'un bir günlük tutmasını öneren kişi bendim.
This is a daily newspaper.
- Bu bir günlük gazetedir.
He has already read the daily newspaper.
- O zaten günlük gazeteyi okudu.
Tell me about your everyday life.
- Bana günlük yaşamından bahset.
She wanted to get away from everyday life.
- Günlük hayattan uzaklaşmak istedi.