The boss strolled around the balcony above the office, observing the workers.
- Patron, yazıhanenin üzerindeki balkonda işçileri gözleyerek gezindi.
She was watching the film with her eyes red in tears.
- O gözyaşları içindeki kırmızı gözleri ile filmi izliyordu.
Mother asked the babysitter to watch the children.
- Anne bebek-bakıcısından çocukları gözlemesini rica etti.
Tom was observing the sky with his telescope when he discovered a mysterious new object.
- Tom gizemli yeni bir nesne keşfettiğinde teleskobuyla gökyüzünü gözlemliyordu.
Waiting, observing, and keeping silent can avoid many wars.
- Beklemek, gözlemek ve sessiz kalmak birçok savaşı önleyebilir.
Mother looked at me with tears in her eyes.
- Annem gözlerinde yaşlarla bana baktı.
My mother looked at me with tears in her eyes.
- Annem gözlerinde yaşlarla bana baktı.
He observed many types of creatures there.
- Orada bir sürü yaratık çeşidi gözlemledi.
I noticed I was being observed.
- Gözlenmekte olduğumu fark ettim.
Tom likes to observe the people walking by.
- Tom yürüyen insanları gözlemlemeyi sever.
Tom likes to observe birds.
- Tom kuşları gözlemlemeyi sever.