gördürmek

listen to the pronunciation of gördürmek
Türkisch - Englisch
to assign (a job) to (someone)
gör
saw

Yesterday I went to Denizli and I saw a rooster near the coop. - Dün ben Denizli'ye gittim ve kümesin yakınında bir horoz gördüm.

I saw my Twitter account suspended after a while. - Bir müddet sonra Twitter hesabımın askıya alındığını gördüm.

gör
{f} sighted
gör
{f} seeing

I remember seeing you all somewhere. - Hepinizi bir yerde gördüğümü hatırlıyorum.

I'm looking forward to seeing you this April. - Bu nisanda seni görmeye can atıyorum.

gör
see

Mary decided never to see him any more. - Mary artık onu asla görmemeye karar verdi.

I'm happy to see you. - Seni gördüğüme mutluyum.

gör
{f} seen

I have not seen him lately. - Son zamanlarda onu görmedim

I've never seen such a wonderful sunset. - Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.

gör
{f} view

Their view of life may appear strange. - Onları hayat görüşü acayip görünebilir.

His parents' view was that he was wasting his earnings on a silly girl. - Ebeveynlerinin görüşü onun kazandıklarını aptal bir kıza harcamasıydı.

gör
catch sight of

He happened to catch sight of a rare butterfly. - Tesadüfen nadir bir kelebeği gördü.

gör
{f} sight

Is there any end in sight to the deepening economic crisis? - Derinleşen ekonomik krizin görünürde bir sonu var mı?

The sight of fresh lobster gave me an appetite. - Taze ıstakozun görünüşü iştahımı açtı.

gör
{f} viewing

Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users. - Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.

öğrenim gördürmek
educate
Türkisch - Türkisch
Görme işini yaptırmak
Bir işi başkasına yaptırmak
gördürme
Gördürmek işi veya durumu