O büyük bir alabalık yakaladı.
- He landed a big trout.
Bu göl alabalık kaynıyor.
- This lake abounds in trout.
Tom dün bir çift büyük alabalık yakaladı.
- Tom caught a couple of large trout yesterday.
Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşar.
- Such fishes as carp and trout live in fresh water.
Vortarulo slaps Pandark around with a large trout.
- Vortarulo schlägt Pandark mit einer großen Forelle.
Such fishes as carp and trout live in fresh water.
- Fische wie der Karpfen und die Forelle leben in Süßwasser.