Aslında Tom ve John'u hiç kavga ederken görmedim.
- I never actually saw Tom and John fighting.
Kavga ettiği için okuldan kovuldu.
- He was expelled from school for fighting.
O hayatının çoğunu düşmanlarıyla savaşarak harcamış cesur bir savaşçıydı.
- He was a brave warrior who had spent most of his life fighting his enemies.
Keşke onlar dövüşmeyi bıraksalar.
- I wish they would stop fighting.
Tom dövüşmüyor, değil mi?
- Tom isn't fighting, is he?
Ben sonuna kadar mücadeleye niyet ediyorum.
- I intend on fighting till the end.
Onlar şimdi şiddetle mücadele ediyorlar fakat çok uzun zaman geçmeden önce savaş baltasını gömeceklerine sizi temin ederim.
- They're fighting fiercely now but I assure you they'll bury the hatchet before long.
Vietnam savaşında savaşırken öldü.
- He died fighting in the Vietnam War.
Sokaklarda savaş vardı.
- There was fighting in the streets.
O hayatının çoğunu düşmanlarıyla savaşarak harcamış cesur bir savaşçıydı.
- He was a brave warrior who had spent most of his life fighting his enemies.
Japon ve Amerikan güçleri hâlâ acımasızca mücadele ediyorlardı.
- Japanese and American forces were still fighting bitterly.
Japonyanın savaş sırasında açlığa karşı sürekli bir mücadele verdiğini söyleyebiliriz.
- We can say that Japan was fighting a constant battle against hunger during the war.
... That's part of what I'm fighting for as president of the United States. ...
... who are overseas fighting for us right now. People who are working hard every day, paying ...