felçli

listen to the pronunciation of felçli
Türkisch - Englisch
paralyzed

She is paralyzed in both legs. - O, her iki bacağından felçlidir.

His injury left him paralyzed. - Onun yarası onu felçli bıraktı.

paralysed
paralyzed, paralytic, apoplectic
paralytic

After doing my first workout at the gym, my body ached so much that I felt like a paralytic. - Spor salonundaki ilk antrenmanımdan sonra vücudum öyle ağrıdı ki, kendimi felçli gibi hissettim.

apoplectic
paralyzed (person or part of the body)
palsied
apoplectical
felç
paralysis
felç
stroke

My grandmother had a stroke. - Anneannem bir felç geçirdi.

Tom just had a stroke. - Tom az önce bir felç geçirdi.

felçli kimse
paralytic
felç
palsy
felç
paralyzes
felç
paralysing
belden aşağısı felçli
paraplegic
felç
paralysis, palsy, apoplexy, seizure
felç
apoplexy
felç
seizure
felç
apoplectical
felç
apoplectic
felç
paralyses
yarım felçli
paraplegic
Türkisch - Türkisch
İnmeli, felç olmuş, mefluç: "Bütün o nefis yazılarını felçli olarak yazmıştır."- H. Taner
İnmeli, felç olmuş, meflûç
çalgın
mefluş
(Hukuk) MEFLUÇ
paralitik
Felç
paralizi
felç
İnme
felç
İnme, nüzul
felçli
Favoriten