O bir fabrikada çalışıyor.
- He works in a factory.
Benim babam bir fabrikada çalışır.
- My father works in a factory.
Onun en son çalışmaları geçici sergide.
- His latest works are on temporary display.
Onun çalışmalarından hiçbirini görmedim.
- I have seen neither of his works.
Bu kitap şairin en iyi eserlerinden biridir.
- This book is one of the poet's best works.
Ressam birçok güzel sanat eserleri üretir.
- The painter produces many fine works of art.
O bir sıhhi tesisat şirketi için çalışıyor.
- He works for a plumbing company.
Karıştırma tesisinden şantiyeye beton taşımak için doksan dakikamız var.
- We have ninety minutes to carry the concrete from the mixing plant to the worksite.
Dan treni bir bakım atölyesine sürdü.
- Dan drove the train to a maintenance workshop.
Tom'un bodrumunda bir atölyesi var.
- Tom has a workshop in his basement.
Her ülkede aynı şekilde işler.
- It works the same way in every country.
Eğitimin zorunlu karakteri çocukların içinde öğrenme arzusu geliştirmek için çeşitli şekillerde çalışmaya adanmış işlerin çokluğunda nadiren analiz edilir.
- The mandatory character of schooling is rarely analyzed in the multitude of works dedicated to the study of the various ways to develop within children the desire to learn.
O tamamen reklam yapıldığı gibi çalışır.
- It works exactly as advertised.
Tom evinin yakınındaki bir spor salonunda egzersiz yapıyor.
- Tom works out in a gym near his house.
O sadece ev işlerini çekip çevirmiyor, aynı zamanda bir okul öğretmeni olarak da çalışıyor.
- Not only does she keep house, but she also works as a school teacher.
Tom tembel bir çocuk değildir, İşin aslına bakarsanız, o çok çalışır.
- Tom is not a lazy boy. As a matter of fact, he works hard.