Linda'nın hayal kırıklığı öylesine fazlaydı ki gözyaşlarına boğuldu.
- Such was Linda's disappointment that she burst into tears.
Parti büyük bir hayal kırıklığıydı.
- The party was a big disappointment.
Hayat hayal kırıklıkları ile dolu.
- Life is full of disappointments.
Bir bilge bir defasında yaşamın hayal kırıklıkları dizisi olduğunu söyledi.
- A wise man once said, life is a series of disappointments.
Too high expectations are often a cause for disappointment.
- Zu hohe Erwartungen sind oft die Ursache für Enttäuschungen.
Her disappointment was apparent to everyone.
- Ihre Enttäuschung war für alle offensichtlich.