einzelteile

listen to the pronunciation of einzelteile
Deutsch - Türkisch
öğeleri
Englisch - Türkisch

Definition von einzelteile im Englisch Türkisch wörterbuch

parts
{i} bölge

Tom bu bölgelerdeki en büyük çiftliğin sahibidir. - Tom is the owner of the largest ranch in these parts.

Okyanusun bazı bölgelerinde, kril popülasyonları yüzde 80'in üzerinde düştü. - In some parts of the ocean, krill populations have dropped by over 80 percent.

items
(Bilgisayar) öğe

İstek listendeki öğelerden biri satlıktır. - One of the items on your wish list is on sale.

Bu listedeki öğelerden birini seçin. - Pick one of the items on this list.

parts
(Askeri) PARÇALAR: Bir malzeme kaleminin başlıca unsurları, aksamı veya tali komple parçaları. Parçalar; yıpranmış, hasara uğramış, kaybolmuş veya tahrip edilmiş unsurları değiştirmek suretiyle malzemeyi sağlam bir duruma getirmek için yedekte bulundurulurlar
parts
{i} parçalar

Bir bütün parçalardan oluşur. - A whole is made up of parts.

Tamir faturası parçaları ve işçiliği kapsıyor. - The repair bill includes parts and labor.

parts
{i} yetenek
units
(Nükleer Bilimler) birimler

Isıtma birimleri çalışmıyor. - The heating units aren't working.

Sözcük grupları sözdizimsel birimlerdir. - Phrases are syntactical units.

parts
{i} semt

Bir hırsızlar çetesi bu semtte çalışır. - A gang of thieves works these parts.

items
(Bilgisayar) öğeleri

Öğeleri büyükten küçüğe doğru sıralayın. - Sort the items from large to small.

Değerli öğeleri araçta bırakmayın. - Do not leave valuable items in the vehicle.

items
(Bilgisayar) öğeler

Masanızdaki şu öğelerden hangisini görüyorsunuz? - Which of these items do you see on your desk?

Değerli öğeleri araçta bırakmayın. - Do not leave valuable items in the vehicle.

parts
(Bilgisayar) parça

Annem pastayı üç parçaya böldü. - Mother divided the cake into three parts.

Bu fabrika, otomobil parçaları üretmektedir. - This factory manufactures automobile parts.

units
birler
units
donanım
units
(Matematik) birler basamağı
units
basamağı
items
parçalar

Bu parçaları elde etmesi oldukça zordur. - These items are rather hard to obtain.

Kırılabilir bu parçalar bütün risklere karşı sigortalanmalıdır. - These fragile items must be insured against all risks.

units
üniteler
items
(Nükleer Bilimler) malzeme kalemleri