Definition von ein jeder im Englisch Türkisch wörterbuch
- everyone
- herkes
Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
- Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
Herkesin menfaatlerinin korunması için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır.
- Everyone has the right to form and to join trade unions for the protection of his interests.
- everyone
- her biri
- each one
- her biri
Ben sizin her birinizi bilirim.
- I know each one of you.
Her biri kendi eylemlerinden sorumludur.
- Each one is responsible for his own actions.
- everybody
- elalem
- everybody
- dünya
Dünyadaki herkes barış ister.
- Everybody in the world desires peace.
Bazen bana dünyadaki herkes İngilizce konuşuyormuş gibi geliyor.
- Sometimes it seems to me as though everybody in the world speaks English.
- everybody
- dünya alem
- Everyman
- {i} sıradan adam
- Everyman
- {i} sokaktaki adam
- Everyman
- {i} herhangi bir kimse, sokaktaki adam
- each one
- her birisi
- everybody
- herkes
O herkes tarafından sevilir.
- He is liked by everybody.
Herkes haberi biliyor.
- Everybody knows the news.
