Definition von egemenliğin im Türkisch Englisch wörterbuch
- egemen
- sovereign
As long as there are sovereign nations possessing great power, war is inevitable.
-Büyük güce sahip egemen milletler olduğu sürece savaş kaçınılmazdır.
Europe gave up on national sovereignty.
-Avrupa, ulusal egemenliğinden vazgeçti.
- egemen
- dominant
Economists predict that around the year 2060, the so-called Western world, composed of Europe and North America, will lose their dominant position in the global economy.
-Ekonomistler 2060 yılı civarında, Avrupa ve Kuzey Amerika'dan oluşan sözde Batı dünyasının küresel ekonomideki egemen konumunu kaybedeceğini tahmin ediyorlar.
Monetary value is the dominant value in American society.
-Parasal değer Amerikan toplumunda egemen değerdir.
- egemenliğin ülke üzerinde bizzat kullanılması
- (Hukuk) corpus occupandi
- egemen
- (Biyokimya) independent
- egemen
- ruling
The ruling class will not surrender its power.
-Egemen sınıf yetkilerinden vazgeçmez.
- egemen
- hegemon
- egemen
- masterful
- egemen
- prevailing
- egemen
- uppermost
- Egemen
- (isim) Sovereign, dominant
- egemen
- sovereign, dominant, preeminent
- egemen
- regnant
- egemen
- sovereign, dominant hükümran, hâkim
- egemen
- sov'ran
- egemen
- ascendant
- egemen
- ascendent
- egemen
- hegemonic