Ben bunu hep yaparım.
- I do it all the time.
Evren yıldızlarla doluysa, neden onların hepsinden gelen ışık tüm gökyüzünü sürekli parlatmıyor?
- If the universe is full of stars, why doesn't the light from all of them add up to make the whole sky bright all the time?
Onu başından beri biliyor olmalılar.
- They must have known it all along.
Biz onu başından beri biliyorduk.
- We knew it all along.
O, her zaman sessizdi.
- He was silent all the time.
Bill her zaman dürüsttür.
- Bill is honest all the time.
O her zaman sendin, değil mi?
- It was you all along, wasn't it?
Bu ta başından benim planımdı.
- This was my plan all along.
Ta başından beri bu Tom'un planı değil miydi?
- Was this Tom's plan all along?
Dan tüm dava boyunca masumiyetini korudu.
- Dan maintained his innocence all along the lawsuit.
Bütün demiryolu boyunca kasabalar türedi.
- Towns sprang up all along the railroad.
Sami baştan beri katildi.
- Sami was the killer all along.
Sana bunu en başından beri söylüyorum.
- I've been telling you that all along.
En başından beri planın buydu, değil mi?
- That was your plan all along, wasn't it?